Sahne tasarımcımız Tolunay Türköz, Masal Atlası projesinde farklı kültürleri aynı sahnede buluşturuyor. Küçücük detayların dev dünyalar kurabildiği bu büyülü atmosferde, her oyun çocukların hayal gücüne yeni bir pencere açıyor.
Masal Atlası projesi dünyanın pek çok noktasına uzanıyor; farklı kültürlerden parçaları sahnemize taşıyor. Bu projeyi çalışırken tüm sezonu kapsayacak sahne tasarımı fikrini nasıl geliştirdin?
Masal Atlası, kültürlerarası bir yolculuk sunuyor. Farklı coğrafyalardan ve geleneklerden gelen masalları sahneye taşırken önceliğim bu çeşitliliği yansıtmak oldu. Ancak diğer yandan oyunlar arasında görsel bir tutarlılık sağlamaya da çalıştım. Tasarımı oluştururken; değişebilen, dönüşebilen ama her zaman aynı atlasın sayfaları gibi görünen bir yapı kurmak istedim. Böylece her masalda sahne hem tanıdık görünüyor; hem de yeni bir dünyaya dönüşebiliyor. Neticede her kültür kendi dokusuyla sahnede yer bulabiliyor.
Aslında dekorumuz diğer oyunlarımıza kıyasla daha küçük; minik tasvirlerimiz ve kuklalarımız var. Ancak masalın kilit noktalarını aktarırken sahne tasarımı en büyük destekçimiz oluyor. Bunu nasıl sağladın?
Tasarımda “büyük” olmak fiziksel ölçülerle değil, etkiyle ilgilidir. Özellikle çocuk tiyatrosunda bazen küçücük bir nesne ya da detay koca bir dünyayı anlatabilir. Kuklalar, minyatür yapılar, dönüştürülebilir objeler gibi öğeler, çocukların hayal gücünü tetikleyen en güçlü araçlardan… Onlar bir ipucunu yakaladığında gerisini zihinlerinde tamamlayabiliyorlar. Bu yüzden biz de sahnede her ayrıntıyı değil, doğru sembolleri ve çağrışımları yerleştirmeye odaklanıyoruz.
Bir sonraki oyunumuz/masalımız Gılgamış olacak. Tasarımına dair bize minik bir ipucu verir misin?
Gılgamış, tarih öncesi bir zamanın görkemiyle bugünün izleyicisine sesleniyor. Tasarım sürecine yaklaşırken, Antik Mezopotamya'nın taş dokularını, mitolojik simgelerini ve doğayla kurduğu ilişkiyi sahneye taşımak istiyorum. İpucu vermek gerekirse: Bu kez “kazı alanı” gibi düşünebilirsiniz sahneyi. Katman katman açılan geçmiş, toprak altından çıkan semboller ve zamanla yarışan bir kahramanlık öyküsü...
Inspera Çocuk Tiyatrosu, sahnede sadece bir tiyatro oyunu değil aynı zamanda bir hayal dünyası kurmayı da önemsiyor. Sen bir sahne tasarımcısı olarak bu hayal dünyasının çocuklara aktarılmasında sahne tasarımının rolünü nasıl tanımlıyorsun?
Oyun başlamadan önce bile, çocuk izleyiciler o dünyaya adım atar; renklerle, formlarla, ışıkla... Ve her bir tasarım öğesi, onların hayal kurmasını teşvik eder. Onlar zaten hayal kurmaya çok açık. Bizim görevimiz onları yönlendirmek değil, hayal güçlerine alan açmak. O nedenle tasarımı yaparken onların dünyasını küçümsemeyen, aksine ciddiye alan bir bakış açısıyla çalışıyorum.